Fransanın Türkiye hazımsızlığı!

Egean Suomalaiset Yhdistys toimii Turkin Kuşadasıssa

Turkkilaiset jalkapolloilijat. Kuva: sabah.com.tr

Fransanın Türkiye hazımsızlığı!

Bizler duygularıyla hareket eden bir millet olduğumuz için bizi yönlendirmek dolayısıyla yönetmek dışardaki insanlar için çok kolay. Bunu öğrendiklerinden dolayı sık sık uygulamasını zaten yapıyorlar yüz yıllardır.

Duygusallık kötü bir şey değil ama bunu akıl ve zeka ile birleştirisek bize faydalı hale gelir. ’Keskin sirke küpüne zarar’ sözüde geçerliliğini yitirir. Bunu zaten milletimiz yüzyıllar önce farketmiş ki böyle bir atasözü geliştirmiş yada meydana çıkmış.

Son yıllarda sevsekte sevmesekte Türkiyedeki mevcut iktidar bizi duygu ile zekanın nasıl birleştirilebileceğini öğretti. Ne demek istiyorum? Çok kimse devletin başında bulunan cumhurbaşkanımızı duygularıyla hareket eden biri olarak belki görmekte. Bence tamda türk halkının karakteristik özelliklerini taşıyor. O yüzden batı Recep Tayyip Erdoğanı oynanan oyunda Saddamı, Kaddafiyi, Muhammed Mursiyi saf dışı ettiği gibi saf dışı edemedi hala. Neden mi? Duygularını zekayla birleştiren kişinin ne yapacağını kestirmek zordur. Zaten bizden o yüzden çok çekiniyorlar. Ama gördüğüm kadarıyla duygusal görünüp akıllı kararlar alma özelliğine sahip sayın cumhurbaşkanımız.

Gelelim halkımızın ve sporcularımızın askere gönderdiği selama. Futbol milli takımımız bu selama Fransada devam etti. Ordaki seyircilerimizde buna katıldı, karşılık verdi. Fransızlar bunu UEFA’ya şikayet etmişler. Maçta bizi yenemeyince masada yenmeye çalışıyorlar. Bunuda çok iyi beceriyorlar. Bence bunu İstiklal savaşının kazandığımızdada yaptılar. Bu gerçek bizi çok acıtsada bunun cezasını hala çekiyoruz malesef. Fazla ayrıntıya girip konudan sapmak istemiyorum. Okey oyunu oynayanlar bilirler. Okey oyununda yapılan gizli ittifakların benzerini bize karşı uyguluyor batı devletleri bence.

Türkçesi sen (Türkiye) adil bir oyun oynadığını sanarak oyuna girmeyi kabul etmekle kaybetmeyide kabul ediyorsun. Tezgaha alınıyorsun. Finlandiyada o kadar tecrübeli ve bakanlık yapmış politikacıların Türkiye operasyonunda nasıl kıvırttıklarını gözlerimle gördüm, kulaklarımla işittim. Dünya hala ittifaklardan oluşuyor. Ülkeleri dini tarikatlar yönetiyor Finlandiyada olduğu gibi. Demokrasi, özgürlük ve adaletle bunu süsleyip rakip ülkeleri alt edip sömürüyorlar yıllardır. Bunlar çok güzel sözler ama kötüye kullanınca silaha dönüyorlar. Evde kullanılan bıçakla ekmekte kesilir, soğanda kıyılır, insanda kıyılır. Ona benzetiyorum ben bunu.

Kendileri asker selamı yapınca bir şey yok biz yaparsak sorun ve kurallara aykırı oluyor. Geçen sene Fransa şampiyon olunca asker selamı çaktılar Macrona karşı. Ne oldu? Ceza mı verdiler fransızlara? Maçı iptal mı ettiler? Batı ülkelerinde Türkiyede anlaşıldığı anlamda demokrasi falan yok. Biz Türkiyede herşeyi yapabilmeyi özgürlük sanıyoruz ve Avrupanında böyle olduğunu sanıyoruz. Avrupa kurallarla senin özgürlüğünü kısıtlamış. Her şeyi istediğin yerde yapamazsın Avrupada. Bunu yurtdışında yaşayan herkes bilir. Avrupa işte böyle bir şey işine gelmeyince selam vermeyi bile yasaklıyor.

O yüzden sayın okurlar sosyal medya profillerinizi selam veren fotoğrafınızla yada fotoğraflarla değiştirip bu zihniyete karşı koyalım. Demokrasi, özgürlük, insan hakları, düşünce özgürlüğü vesaire sadece onların tekelinde değildir ve onlara hizmet eden enstrüman hiç değildir. Avrupada bir çok ülkede mahalle baskısının alası yaşanıyor Türkiyedekilere önemle duyurulur. Avrupaya gelin sokakta olsun, iş yerinde olsun, bankada olsun yani hayatın her kesiminde iliklerinize kadar türk olduğunuzu hissettirirler. O zaman anlarsınız demokrasi, özgürlük ve benzeri terimlerin Avrupa tarafından asıl ne anlamda kullandıldığını. Bütün Avrupa elbette öyle değil. Bütün Avrupalı yada finde öyle değil. Ama istisnalar bu gerçekleri malesef örtemiyor.

Finlandiya operasyon başladıktan iki saat sonra Türkiyeye amborgo uygulayan ülke. İki saatte bakanlar bile toplanamaz ve bunlar amborgo kararı alıyorlar. Yavaşlıklarıyla ve her şeyi baştan sona planlamalarıyla ünlü finler birden bu konuda yıldırım hızıyla karar alabiliyorlar. Neden acaba? Beyaz Zambaklar Ülkesi kitabı güzel ama şunuda unutmayın kitabı yazan rus bir yazardır. O zaman Finlandiya Avrupanın en fakir ülkesiydi bugünkü Moldovya benzeri. Bu fakirlikleri 90’lı yıllara kadar devam etti. 1995 yılından sonra yani kapitalist sisteme dahil olduktan sonra borç verilerek ’ödüllendiriliyorlar.’ Bence şimdi dökme suyla değirmen dönüyor. Bu ferahlık geçici Finlandiyada.

Finlandiyanın nüfusu 5,6 milyon. Finlandiya devletinin dış borcu toplam son rakamlara göre yaklaşık 107 milyar avro. Kişi başına borç ise 19.189 avro (Kaynak: valtionvelka.fi). Türkiye devletinin dış borcu toplam 137 milyar dolar, kişi başına düşen borcu ise 259 dolar (Kaynak: birgun.net). Arada dağlar kadar değil ışık yılları kadar fark var. Her şey toz pembe mi sizcede Finlandiyada? Yoksa adamlar yakayı paçayı kaptırmışlarda haberleri mi yok? Biz şöyle iyiyiz, böyle hijyeniğiz, refah devletiyiz, en iyi eğitim sistemi bizde falan gibi laflarla beyinler uyuşturulmuş olabilir mi?

Ali Ergene

Turkin Uutiset nasıl doğdu?

Tietoa Ali Ergene 1198 Articles
Turkin Uutisten & Egean Suomalaiset Yhdistyksen perustaja! Turkin Uutisten päätoimittaja.