Bu vatan bizim (mi?) gerçekte

Egean Suomalaiset Yhdistys toimii Turkin Kuşadasıssa

gps kartta
Kuva: pexels.com

Sahibi olduğumuz söylenen ülkede hiçbir şeye sahip değil miyiz? Nasıl bir hayal dünyasında yaşıyoruz ya da bizi yaşatıyorlar anlayabilmiş değilim. Bütün dünya algıların üzerine kurgulu. Yıllardır çocukluğumdan beri düşünmüşümdür ve bize öğretilen algıların birbiriyle gerçekte uyumlu olmadığı kararına varmışımdır her defasında.

MAINOS!

Konu karmaşık benim seviyemde biri için. Zaten o yüzden bu konuya parmak basmak istedim. Belki biri bana bunları açıklayabilir. İlkokul çağlarından itibaren bu ülkenin sahibinin bizler olduğu söylenmiştir. Bu vatanı koruyabilmek için yapmamız gereken hep bize şırınga edilmiştir adeta. Bunlardan bazılarını vergi ödemek, çalışmak, askerlik yapmak diye sıralayabiliriz.

Bunları yapabilmek için çalışmam gerektiğini anladım. Barınmak için, yemek yemek için yani temel ihtiyaçlar için hep çalışmak gerek. Bunlar anlaşılır görünüyor. Ama gene de birbirine uymayan bazı şeyler var. Bana bu vatanın sahibisin diyorlar ama barınma gibi temel ihtiyacımı karşılamak için benim olan vatan toprağını çalışıp para kazanarak satın almak zorunda bırakılıyorum. Nasıl o zaman bu vatan benim?

Dikkat edin barınmak için yani ihtiyacım olan toprağın sahibi ben olduğum halde satın almak zorunda kalıyorum. Bu vatan ve topraklar benimse ben kime bu parayı ödüyorum? Asıl sahibi kim bu toprakların? Ben değil miyim? Devletin çarkları başka vergilerle dönmesi gerekmez mi, gerekmiyor mu?

Devlet her vatandaşının barınması gereken arsa ve araziyi asıl sahiplerine niye vermiyor ücretsiz olarak? Niye birçok insanımız barınabilmek için ev kiralamak zorunda kalıyor? Madem bu vatanın sahibi biz değiliz neden bize bu yalanı söylüyorlar? Biz kime hizmet ediyoruz? Bizim kaç tane beyimiz var? O meşhur dört aileyi ve Bill Gatesleri kast etmiyorum sadece. Türkiye’deki beylerimiz kim biz ırgatların? Biz aslında ırgat mıyız?

Kısaca bu sistem yalan ve algılar üzerine kurulu sonucuna vardım. Babam ömür boyu bir ev sahibi olmak için çalıştı çabaladı ve öldü gitti. Birçok kişide öyle bu dünyada. Devlet sosyal diyorlar belki kelimeler birbirine karışmıştır. Soy-sal kelimesi ile sosyal kelimesi karıştırılıyordur.

Hepimiz hayal dünyasında yaşıyoruz, yaşatılıyoruz, uyuyor ve rüya görüyoruz. Hiç kimse hayallerinden vazgeçemiyor. Hayaller ve rüyalar o kadar tatlı ki hiç kimse bu rüyadan uyanmak istemiyor.
Bu yazımda anlatmak istediğim bize ait olduğu söylenenlerin niye bizlere verilmediğidir? Sebebini aslında hepimiz biliyoruz. Bizler düzenin gönüllü köleleriyiz. Bize anlatılan ve öğretilenler sadece algı.

Dünya düzeni algılar üzerine inşa edilmiş. Para konusuna ise hiç değinmiyorum. Ben sadece konunun temeline parmak basmak istedim. Halkımızın güzel bir sözü var. ‘Bokla yapılan sidikle yıkılır’ Bence bu söz bu kurulu düzeni çok güzel anlatıyor. Yıkılmasını umarım görmeyiz yoksa hepimiz bok içinde kalacağız korkarım. Her yerden pis kokular gelmeye başladı. Umarım aklımıza gelen başımıza gelmez yakın zamanda.

Allah biz kölelere, ırgatlara kolaylık versin diyerek yazımı bitirmek istiyorum. Kendinize iyi bakın, sağlıklı kalın, güvende kalın, hoşça kalın ve eviniz varsa evinizde kalın.

Ali Ergene, 29.9.2021, Lahti, Finlandiya

Tietoa Ali Ergene 1151 Articles
Turkin Uutisten & Egean Suomalaiset Yhdistyksen perustaja! Turkin Uutisten päätoimittaja.